18 Mart 2015 Çarşamba

"Yapımcılara vampir gözüyle bakmayın"

İrfan Film”in sahibi ve Beyoğlu'ndaki Atlas Sineması'nın da işletmeciliğini yapan İrfan Atasoy, sinema sektörüne 1961 yılında girmiş. Aynı yılda film şirketini de kuran Atasoy'un işleriyle şimdi oğluna ilgileniyor. Babasıyla aynı isme sahip olan İrfan Atasoy da doğduğu günden itibaren bu sektörün içinde, 18 yıldır da film şirketinin başında. İrfan Atasoy ile bir yapımcının gözünden set işçilerini konuşmak için, Taksim’deki ofisinde “İrfan Film”de buluştuk.

İrfan Atasoy
" '45 dakikalık dizi istiyorum' diyen bir oyuncu duymadım"
İrfan Atasoy, sendikaların bir iş yaptığını düşünmediğini söyledi ve ekledi, “Yapıyorlarsa da kimsenin kaale aldığını düşünmüyorum” dedi. Dizilerin süreleri için “Sendikalar birleşsin” diyen Atasoy, cümlesine şöyle devam etti: “Sendikanın dediğini niye oyuncular, yapımcılar, yönetmenler yapmıyor? 'Ben 45 dakika oynarım' diye kes, neden kesmiyorlar? Niye kessinler para alıyorlar! Hepsi yapıyor. Herkes istisnadır ama '45 dakikalık dizi istiyorum' diyen bir oyuncu duymadım ben.”

Ayrıca sigortasız çalışan set işçileri hakkında da durumu kısmen reddediyor. “Sigortalı da çalıştığı anlar var, sigortasız da var. Herkes değil. Arzu Film hepsini sigortalar. Kurumsal firmalar sigortalar. Anca böyle, bazı firmalar bir kısmını sigortalamazlar para kaybı nedeniyle” dedi. “Sigortalamayan şirketler, insan hayatını önemsemiyorlar mı?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Önemsiyorlar. Sadece patronlara suç bulmayın. Çalışan işçiler de ‘Ben dışarıdan ödüyorum sigortamı, siz ödemeyin. Size de külfet olmasın, o parayı bana verin’ diyor ya da işe girebilmek için, öne çıkartıyor kendini sigortasız, masrafsız” diye konuştu.

İrfan Atasoy ile ofisinde röportaj anından bir kare.
" 'Ekmek param' mantığıyla çalışıyorlar"
Hastalanma, kaza ve ölüm durumu hakkında da fikirlerini belirten İrfan Atasoy, ölüm durumunda tazminatın ödendiğini söyledi, “Yapımcılara vampir gözüyle bakmayın. Tabii ki öderler, niye ödemesinler?” ve devam etti, “Tabii ki hasta oldukları dönemlerde çalışamazlar. Ama set işçileri de bunu talep ediyor. Sigortasız çalışmak istiyorlar, ama ‘Bana şu kadar para ver’ diyorlar. Onu da beyan etmiyorlar, vergi de ödemiyorlar. Avantajları oluyor. Yapımcı da sigortadan kurtuluyor” dedi.

Son olarak, Türkiye’deki ve yurtdışındaki durumları da kıyaslayan İrfan Atasoy, “Avrupa’da, Amerika’da set işçilerinin işsiz kalma, aç kalma korkusu yok. Burada var. ‘İşi bulmuşum, kaybetmeyeyim. Ne kadar olsa çalışırım. Ekmek param’ mantığıyla çalışıyorlar. Yurtdışında o yok, sigortasız yok. Kanunları sert. Yapımcılar da korkarlar. Oyuncular vergi ödemek zorundadırlar. Burada öyle bir düzen hiç oturmaz, zannetmiyorum oturacağını. Kontrol edilebilir bir mekanizma değil” dedi. Bitirmeden Amerika’daki bir yasadan da bahseden Atasoy, “Amerika’da ‘Sinemayı Koruma Kanunu’ diye bir şey var. Orada dizileri 45 dakika tutuyorlar ki hem oyuncular, çalışanlar fazla yorulmasın hem insanlar film geldi mi sinemaya gitsin” dedi, Türkiye’de böyle bir yasa ihtimalinin olup olmadığını soruyorum, “ ‘Sinemayı Koruma Kanunu’ diye bir şey gelirse ne ala! Ama zannetmiyorum” diye sözlerini noktaladı.

Fotoğraflar: Hakan Fevzi İnci
Tür: Fotoğraflı haber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder