“İrfan Film”in sahibi ve Beyoğlu'ndaki Atlas Sineması'nın da işletmeciliğini yapan İrfan Atasoy, sinema sektörüne 1961
yılında girmiş. Aynı yılda film şirketini de kuran Atasoy'un işleriyle şimdi oğluna ilgileniyor. Babasıyla aynı isme sahip olan İrfan Atasoy da doğduğu günden itibaren bu sektörün
içinde, 18 yıldır da film şirketinin başında. İrfan Atasoy ile bir yapımcının
gözünden set işçilerini konuşmak için, Taksim’deki ofisinde “İrfan Film”de
buluştuk.
İrfan Atasoy |
" '45 dakikalık dizi istiyorum' diyen bir oyuncu duymadım"
İrfan Atasoy, sendikaların bir iş yaptığını düşünmediğini
söyledi ve ekledi, “Yapıyorlarsa da kimsenin kaale aldığını düşünmüyorum”
dedi. Dizilerin süreleri için “Sendikalar birleşsin” diyen Atasoy, cümlesine
şöyle devam etti: “Sendikanın dediğini niye oyuncular, yapımcılar, yönetmenler yapmıyor? 'Ben 45 dakika oynarım' diye kes, neden kesmiyorlar? Niye kessinler para
alıyorlar! Hepsi yapıyor. Herkes istisnadır ama '45 dakikalık dizi
istiyorum' diyen bir oyuncu duymadım ben.”
Ayrıca sigortasız çalışan set işçileri hakkında da durumu
kısmen reddediyor. “Sigortalı da çalıştığı anlar var, sigortasız da var. Herkes
değil. Arzu Film hepsini sigortalar. Kurumsal firmalar sigortalar. Anca böyle,
bazı firmalar bir kısmını sigortalamazlar para kaybı nedeniyle” dedi. “Sigortalamayan
şirketler, insan hayatını önemsemiyorlar mı?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Önemsiyorlar.
Sadece patronlara suç bulmayın. Çalışan işçiler de ‘Ben dışarıdan ödüyorum
sigortamı, siz ödemeyin. Size de külfet olmasın, o parayı bana verin’ diyor ya
da işe girebilmek için, öne çıkartıyor kendini sigortasız, masrafsız” diye
konuştu.
Hastalanma, kaza ve ölüm durumu hakkında da fikirlerini
belirten İrfan Atasoy, ölüm durumunda tazminatın ödendiğini söyledi, “Yapımcılara
vampir gözüyle bakmayın. Tabii ki öderler, niye ödemesinler?” ve devam etti, “Tabii
ki hasta oldukları dönemlerde çalışamazlar. Ama set işçileri de bunu talep
ediyor. Sigortasız çalışmak istiyorlar, ama ‘Bana şu kadar para ver’ diyorlar.
Onu da beyan etmiyorlar, vergi de ödemiyorlar. Avantajları oluyor. Yapımcı da
sigortadan kurtuluyor” dedi.
Son olarak, Türkiye’deki ve yurtdışındaki durumları da
kıyaslayan İrfan Atasoy, “Avrupa’da, Amerika’da set işçilerinin işsiz kalma, aç
kalma korkusu yok. Burada var. ‘İşi bulmuşum, kaybetmeyeyim. Ne kadar olsa
çalışırım. Ekmek param’ mantığıyla çalışıyorlar. Yurtdışında o yok, sigortasız
yok. Kanunları sert. Yapımcılar da korkarlar. Oyuncular vergi ödemek
zorundadırlar. Burada öyle bir düzen hiç oturmaz, zannetmiyorum oturacağını. Kontrol
edilebilir bir mekanizma değil” dedi. Bitirmeden Amerika’daki bir yasadan da bahseden
Atasoy, “Amerika’da ‘Sinemayı Koruma Kanunu’ diye bir şey var. Orada dizileri
45 dakika tutuyorlar ki hem oyuncular, çalışanlar fazla yorulmasın hem insanlar
film geldi mi sinemaya gitsin” dedi, Türkiye’de böyle bir yasa ihtimalinin olup
olmadığını soruyorum, “ ‘Sinemayı Koruma Kanunu’ diye bir şey gelirse ne ala!
Ama zannetmiyorum” diye sözlerini noktaladı.
Fotoğraflar: Hakan Fevzi İnci
Tür: Fotoğraflı haber
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder