Dizi seti denince akla çoğunlukla oyuncular ve yönetmenler
gelir. Peki ya diğerleri? Sesçisi, ışıkçısı, makyözü, bunlar hakkında pek bilgi
yoktur. Set işçilerin varlığı ancak dizilerde ya da filmlerde olan kazalarla ya
da ölümlerle hatırlanır ve sonra unutulur. Kim bu set işçileri? Neden tüm
kazalar bu insanların başına geliyor?
"1980 ihtilaliyle Yeşilçam’a ihtilal yapıldı"
Hasan Demircan (Oyuncu)
Oyuncu Hasan Demircan, yıllardır dizi ve film sektöründe. |
'Eşkıya', 'İkinci Bahar', 'Gönül Yarası' ve 'Av Mevsimi' yapımları
isimlerini duyurmuş işlerdir, çünkü kadroda Şener Şen gibi usta bir oyuncu vardır.
Şener Şen'in de zor sahnelerinde ona yardıma koşan bir dublörü var, Hasan
Demircan. Demircan, küçük yaşlardan itibaren set işçiliğine başladı ve oradan
adım adım dublörlüğe kadar geldi. Sektörün Yeşilçam olduğu yılları ve
günümüzdeki yıllarını değerlendiren Demircan, "Ben o günleri arıyorum. Set
işçiliği yaptığı zamanlarda, sendikanın kuralları gereğince 8 saat çalışılırdı
ve bu saat aşıldığında mesai ödenirdi. Kimin ne kadar alacağını sendika belirlerdi"
dedi. Setteki işçilerin sağlığı üzerine de konuşan Demircan, profesyonel
insanların çalıştırılması gerektiğini söyledi.
"18-20 saatlik çalışmalara veda edilecek" diye konuşan
Hasan Demircan, set işçilerinin ölümlerine de değindi. "Bölümler, bir
sinema filmi kadar uzun. İnsanlar canla başla çalışıyorlar ve uykusuz kalıyorlar
ve aç kalıyorlar. Toplanma malzemesini taşıyan şoför bile uykusuz. Yolda
giderken dalıyor ve kaza oluyor. Teknik eleman malzemeyi kaldırırken
yorgunluktan düşüp, ölüyor" diye sözlerini bitirdi.
"12 Eylül'e üç ay kala..."
Mevlüt Ekinci (Set işçisi, eski Sine-Sen kurucularından)
Set işçisi Mevlüt Ekinci, "Set işçileri örgütlenmeli" diyor. |
1978 yılından itibaren faaliyetlerini sürdüren Sinema Emekçileri
Sendikası (Sine-Sen), kurucularından set amiri Mevlüt Ekinci, yıllardır
sektörün içinde. Sektöre duyduğu merak ve içinde bulunduğu durumdan rahatsız
olan Ekinci, kuralsızlıkları nasıl düzeltebiliriz diye arkadaşlarıyla "Set
İşçileri Derneği"ni kurdu ve genel başkanlığını yaptı. 1977 yılında
Ankara'ya doğru "Sansüre Hayır" yürüyüşüne katıldı. "Hükümet
daha sonra bizi ciddiye aldı ve sigorta yasasına iki madde eklediler. '50 yaşına
gelmiş kadın ve 50 yaşına gelmiş erkek, bu alanda çalışmışsa borçlandırma
suretiyle emekli olabilir' diye yasa çıktı ve bizi, işçi olarak kabul
ettiler" diye yaşadıkları zorlukları anlattı. Sinema Emekçileri Sendikası'ndaki
görevinden düşürüldüğünü söyleyen Ekinci, Hasan Demircan'a söylediğine hak
verdi ve "12 Eylül üzerimizden silindir gibi geçti" dedi.
1983
yılında yeniden "Set İşçileri Derneği"ni kuran Mevlüt Ekinci,
"Örgüt dedin mi herkes kaçıyordu. Eskisi gibi değildi" dedi, gülerek.
Reklam sektöründe de çalıştığını söyleyen Ekinci, orada da her işi yaptığını
söyledi. Sendikanın aktif olmadığını sözlerine ekleyen Ekinci, "Bu
sektördeki insanların mücadelesi; mesleksel, ekonomik ve sosyal mücadele.
Sendikanın yönetiminde siyasal bir grup varsa herkes kaçıyor" ifadelerinde
bulundu. Yönetime "alavere dalavere" ile geldikleri iddiasında
bulundu. Set işçileri için sözlerine devam eden Mevlüt Ekinci, "Bu alanın
sağlıklı olabilmesi için, bu alanda çalışanların örgütlenmesi lazım. Avrupa'da
böyle bu iş" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder